Sine Qua Non Roma III-Pantheon (*)

 Piazza (meydan) della Rotanda’ya çıkmadan önce, Gepetto Usta’nın, tahtayı şekilledirerek yarattığı, Carlo Collodi’nin şaheseri Pinokyo’nun uzun burnuna takılıyoruz. İrili ufaklı yüzlerce Pinokyo’nun olduğu mağaza o denli renkli ki, hangi birinin fotoğrafını çekeceğimizi şaşırıyoruz. Doğum tarihi 1881 olsa da, yaptığı muziplikler ile çocuk kalmayı başaran Pinokyo’nun burnuna dokunmadan edemiyoruz. Ağaçtan yontularak insana dönüşen Pinokyo’yu düşünürken, kendimizi […]

Sine Qua Non Roma II (Vatikan)

Başak Tarhan’a… Bir söylenceye göre Roma, Mars’ın ikiz oğullarından Romolus tarafından kurulmuş.  Ölmeleri için ikiz kardeşler Romolus ve Remus, Tiber nehrine bırakılmış. Nehir taştığı için tekne karaya çarparak parçalanmış ve ikizler dişi bir kurt tarafından emzirilerek büyütülmüş. Romolus, Roma şehrine birlikte kurduğu kardeşini öldürerek tek başına sahibi olmuş. Türk mitolojisinde de, dişi bir kurt tarafından […]

Yağmurdan Önce Ohri, Yağmurdan Sonra Trabzon

Söylenecek bir şey yoktu. Kiril alfabesinin bulunduğu yer olsa da kelimeler sessizlik yemini etmiş gibiydi.  Ohri’nin derinliğinde söylenecek o kadar çok şey biriktirmişti ki, söz olup üstümüze yağmak istiyordu. Avrupa’nın en derin gölüne bakan St. Kaneo Kilise’sinde sözler ilahi oldu. Rüzgar, suya karıştı. Dalgalar kelime olup kıyıya vurdu. Topladığım kelimelerden anlamlı bir cümle kuramadım. Kelimeleri […]

Pena Akarken…

Günler kısaldı. Kanlıca’nın ihtiyarları, Bir bir hatırlamakta geçen sonbaharları. Yalnız bu semti sevmek için ömrümüz kısa… Yazlar yavaşça bitmese, Günler kısalmasa… Yahya Kemal Beyatlı Gün, kepenklerini hemen aşağı indirmesin. “Git-mi-yo-rum” diye ayak diresin istiyorum. Günler kısalmasın, yaz bitmesin… ama Üsküplü Yahya Kemal’in (1884-1958) dediği gibi günler kısaldı. Gökyüzü hep hüzünlü. Üsküp’ten ayrılırken aklımızda hep Beyatlı’nın […]

Umay Nine Ağacı

Bereketin Tanrıça’sı Umay, kış güneşinin etkisinden mi yoksa Dionysos’un her akşam ikram ettiği meyden mi bilinmez, sevinçle kımıldıyordu. Akşama henüz vakit varken, binlerce yıllık gövdesi ile bütün ışıkları üzerine toplamak İçin toparlandı. Yeni sürgünlerinde albenisi ile tüm kuşların bakışlarını üzerine çekecek yeşilini çoğalttı. Fazla mı yeşile bürünmüştü? Hiç umrunda değildi. Efsaneye göre binlerce yaşında olsa […]

İzzet

St. Pier kilisesinin bulunduğu tepenin biraz daha yukarısına, on dakika süren bir patika yoldan çıkınca, Antakya’ya tepeden bakan bir kadın başı ile karşılaştık. Bu kadar görkemli bir büst daha evvel hiç görmemiştim. Büst, başında örtü bulunan, henüz tamamlanmamış bir kadın portresini andırıyordu. Neden buraya yapıldığını merak ederken yanımıza Antakyalı rehberimiz İzzet geldi. İzzet, 12 yaşında, […]

Urfalı Genç Adam

Yerimden kalktım. Merakım, elimden tutmuş çekiştiriyordu. Hiç ayak diremedim. Kulaklarım ayaklarımdan daha da sabırsız, sesin rengine, ahengine takılmış bir an evvel görmek istiyordu. Akşam oldu hüzünlendim ben yine, Hasret kaldım gözlerinin rengine, Gel mehtabım gel sevdiğim gel yine, Hasret kaldım gözlerinin rengine… Genç adamın sesi, Mezopotamya’nın orta yerinde huzur, ana asılmış sabır, ansızın karşımıza çıkan […]

Üsküp

Yağmurdan önce İstanbul’dan ayrıldık. Dilini bilmediğim ülkenin bir türküsünü dinliyorum. İçime damlayan melodiler 7/8’lik. Ezgiler gideceğimiz yerde gökyüzünün mavi olacağını muştuluyor. Ayde Mori, Üsküp’e gidiyoruz. Makedonya’nın başşehri Skopje (Üsküp) bizi gülümseyerek karşıladı. Havalimanının ismi Alexander the great. Büyük İskender’in Makedonya ve hatta tüm dünyaya etkisini tüm gezi boyunca izleyeceğimizi hissediyorum. Alexander, bana “Yağmurdan Önce” filmindeki […]